16.06.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Karar ile 32 Sayılı Karar’da değişiklikler yapıldı ve tüketicilere (gerçek kişilere) döviz ve dövize endeksli kredi kullandırılması yasaklandı. Karar’da yapılan değişikler bugünden itibaren geçerli olacak. Bugünden itibaren gerçek kişilere döviz ve dövize endeksli kredi kullandıralamayacak.
Yapılan diğer değişiklikler ise şu şekilde :
1. Döviz geliri olmayan firmalara, ortalama vadenin 1 yıldan uzun ve kredi tutarının USD 5 Milyon üzerinde olması kaydıyla döviz kredisi kullandırılabilecek.
2. Türkiye’de yerleşik kişilere ticari veya mesleki amaçlı olarak dövize endeksli kredi kullandırılabilecek.
3. Türkiye’de yerleşik kişilere ticari ve mesleki amaçlı olarak sınırlı bir şekilde döviz kredisi kullandırımına olanak sağlandı.
4. Döviz kredilerindeki 18 aylık vade sınırlaması kaldırıldı.
Ülkemizde tüketicilerin döviz ve dövize endeksli kredilere olan talebi dönem dönem çok radikal dalgalanmalar gösterir. Döviz kurunda dalgalanmanın az olduğu dönemde bazı tüketiciler TL gelire sahip olmalarına karşın, dövizdeki durgunluğun sonsuza kadar sürme garantisi varmışcasına dövizle veya dövize endeksli krediye yönelirler. Amaç arbitraj veya ilgili döviz kuruna uygulanan daha avantajlı faiz oranlarından yararlanarak daha az faiz ödemek olabilir. “Mortage Kredilerinde Doğru Para Birimi Ne Olmalıdır ?” başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi, dövize endeksli bir krediye başvururken en kötüyü umarak, borçlanma oranını dövizde olabilecek dalgalanmaları da dikkate alarak borçlanmak, yani tüketicinin işler kötüye giderse kendine nefes alabileceği bir boşluk yaratması önem taşıyor. Malesef dövize endeksli kredi kullanan tüketicilerimizin arasında bu konuya dikkat eden kişi sayısı çok fazla değil, bu da dövizde dalgalanmların yaşandığı dönemlerde dövize endeksli veya döviz kredilerinde zora düşen tüketici sayısını oldukça artırıyor.
Hükümet bu konudaki uygulamalara düzenleyici bir sınırlama getirmektense, tüketicilere döviz kredilerini yasaklayarak işin kolayına kaçmış. Talebin dövizdeki dalgalanmaya göre zaten değişkenlik gösterdiği bu tür kredi ürünlerinde mağduriyete sebep olacak oranlarda kredi verilmesine sınır getirilmesi daha uygun olurdu kanaatindeyiz.
Örnek vermek gerekirse; dövize endeksli veya döviz cinsinden konut kredisi ile ev alacak tüketicilere, gayrimenkul tutarının %70’i değil de, %55’i kadar kredi alabilmesi yönünde bir sınırlama getirilmesi, diğer kredi ürünlerinde de benzer sınırlamalara gidilmesi daha yapıcı olurdu. Kuşkusuz bu değişiklikten en negatif yönde etkilenen dövize endeksli kredilerin daha çok kullanıldığı mortgage kredileri olacak.
Konuyla ilgili olarak Doktormorgage.com yazarı Mustafa Su’ya, değişikliğin mortgage kredilerine nasıl yansıyacağını sorduk :
Türkiye’de kullanılan kredilerin %45’i konut kredisi. 2009 Mart ayı itibari ile konut kredisi stoğu 39 Milyar TL seviyelerinde. Aşağıda kredilerin genel dağılımını görebilirsiniz.
Tüm krediler içerisinde dövize endeksli krediler ile TL kredilerin kredi türüne göre dağılımına bakıldığında taşıt ve ihtiyaç kredilerinin neredeyse tamamının TL olduğunu görmekteyiz. Konut kredilerinde ise %9’un üzerinde dövize endeksli kredi kullanımı var.
Konut kredileri 20 yıla yakın vadelerle müşterilere sunulan krediler olduğu için, kredi faizi oldukça önem kazanmakta. Tüketiciler uzun süre borçlanırken yüksek faiz ile borçlanmak yerine kur riski alarak döviz cinsinden borçlanmayı tercih ediyorlar. İhtiyaç kredisi ve taşıt kredisi gibi krediler 3 yıllık krediler olduğu için müşterilerin neredeyse tamamı TL cinsinden borçlanıyor.
Konut kredisi stoğunda yüzde 9’lara kadar yükselmiş dövize endeksli kredilerin (DEK) bugün resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren değişiklik sebebi ile artık kullandırılamayacağı açık. 3,5 milyar TL’lik DEK stoğu erken kapanma ve aylık ödemelerle hızlı bir şekilde eriyecek. Daha az faiz ödeyerek uzun vadede daha fazla borçlanabilen müşteriler artık TL kredi kullanmak zorunda.
DEK, ağırlıklı olarak lüks konut ve projelerde satılan konutların alımında kullanılmakta idi. İlk etapta bu tarz konut üretmiş inşaat firmalarının satışlarında olumsuz bir etki yaratacak bu değişiklik, stabil bir ekonomide uygun faizlerle borçlanmak isteyen tüketicileri cezalandırmaktan öteye gitmemekte. DEK kullanamayan müşteriler yüksek TL faizi sebebi ile daha az borçlanabilecek. Bu sebeple bir kısım müşteri ya vazgeçecek ya da daha ucuz konutlara yönelecek. Her 10 krediden birinin DEK olduğu göz önüne alındığında, tüketicinin yüksek kar marjları ile satılan TL kredilere mahkum hale getirilmesi sebebi ile konut talebinde azalma olacağına kesin gözüyle bakılabilir.