web statistics

Altın Fiyatları Duruldu, Peki Ya Faizler ?


Cumhuriyet bayramı haftası nedeniyle, piyasalarla ilgili gelişmeler de önümüzdeki hafta başına kadar sakin geçer diye düşünüyoruz. Bununla birlikte haberleri takip ederken dikkatimizi çeken ve üzerinde düşünülmesi gereken bazı konuları buradan sizlerle paylaşıp önümüzdeki, hafta başına kadar değerlendirmeniz için fırsat vermek istedik.

Öncelikle geçtiğimiz haftalarda oldukça hareket gören altının durumuna bir göz atmak istedik. Malum, bu konuya özellikle geçtiğimiz haftalarda sık değinmiştik. Bu yazılarımızda altının fiyatının daha da yükseleceği yönünde bir görüş belirtmiştik. Bugün baktığımızda altının ons fiyatını 1037 dolara gerilediğini görüyoruz. Bu küçük gerilemenin nedenini altınla ilgili piyasalara düşen bir söylentinin fiyatlanması olarak değerlendirdik ama dediğimiz gibi ana faaliyetimiz bu değil, sadece tahminde bulunuyoruz.

Hangi söylentinin fiyatlandığı konusuna gelirsek; geçtiğimiz günlerde Rusya’nın 1.7 milyar dolar değerinde altını uluslararası piyasalarda satacağına dair çıkan söylentilerin bu konuda etkili olduğunu düşünüyoruz. Daha önceki yazılarımızdan birinde değindiğimiz gibi, IMF de geçtiğimiz günlerde söylentiye fırsat vermeden kaynak sağlamak amacıyla 1.3 milyar tutarında altın satacağını açıklamış ve altın fiyatlarında benzer bir gerilemeye bu dönemde de rastlamıştık. Ancak aynı döneme denk gelen Hindistan Diwali festivali nedeniyle bu gerileme oldukça sınırlı olmuştu. Wall Street Journal’da bugün çıkan bir habere göre, Rusya’nın geçtiğimiz haftalarda piyasaya, IMF’nin satacağını açıkladığı tutarın da üzerinde bir tutarda altın satacağına dair söylentiler çıkmış. Bu söylentilerle beraber gerileyen fiyatları gören Rusya da bu satış kararını belirsiz bir tarihe ertelemiş. Dolayısıyla Rusya sözünde durursa, önümüzdeki günlerde altının tekrar 1050 doların üzerine bir sıçrama yapması söz konusu olabilir. Takipte olmakta fayda var.

faizlerİki hafta önce yayınladığımız başka bir yazımızda ise ekonomik durgunluğun sona erdiğine dair kehanetleri, gerek FED gerek de T.C. Merkez Bankası nezdinde faiz arttırımlarının takip edebileceğine dair bir beklentimiz olduğundan bahsetmiştik ve refinansman düşünen tüketiciler yüzde 1’in altına gerilemiş faizleri kaçırmamak için karar verip harekete geçmeleri gereken son bir düzlük olabileceğini paylaşmıştık. Dönem dönem görüşlerine başvurup buradan sizlerle paylaştığımız değerli dostumuz Mustafa Su, Kredi ve Banka Rehberiniz isimli websitesinde ilgili makalemizi referans göstererek bizimle aynı fikirde olmadığını paylaşmış; krediyle yeni gayrimenkul alımı için uygun zaman olduğunun altını çizmekle beraber refinansman için en uygun şartların henüz biraraya gelmediğini, bankaların rekabete girerek refinansman için şartların daha da uygun hale geleceğine dair beklentisini yazmıştı.

Dün referans gazetesinde Haluk Bürümcek, makalesinde faizlerde yükselişin başlamış olabileceğine dair görüşünü paylaşmış. Mustafa’nın faizlerin daha da gerileyeceğine dair beklentisini desktekleyen indikatörlerden muhtemel Türkiye – IMF anlaşması hala hayata geçmiş değil. Bu beklenti, piyasalar tarafından çoktan fiyatlanmış durumda olmasının yanısıra, artık hükümet tarafından tamamen bir şehir efsanesine döndürülmüş durumda. İşler iyice sarpa sarmadan IMF kartını tekrar masaya sürecek gibi gözükmüyorlar.

Geçen iki hafta içerisinde Mustafa tarafından bahsedilen bir başka indikatör olan gösterge bono yüzde 7 seviyelerinden yüzde 8.55 civarlarına geri dönmüş durumda, Bürümcekçi de bu konuya değinmiş :

Merkez Bankası’nın üç aylık enflasyon raporunu yayımlayacağı günlere denk gelmiştir. Yukarıda bahsettiğimiz gerekçeler faiz yükselişi için ortaya konsa da bunların ancak tetikleyici olabileceğini, kalıcı bir yükseliş hareketi için üç unsurun bir araya gelmesi gerektiğini düşünüyorum:
1- Faiz indirimlerinin sonuna gelindiğinin net olarak Merkez Bankası tarafından söylenmesi.
2- Uluslararası Para Fonu (IMF) anlaşması beklentisinin bitmesi ve Hazine’nin borç yenileme oranını yüksek tutacağının netleşmesi.
3- Dünya genelinde uzun vadeli faizlerin yükseliş eğilimine girmesi.”

IMF anlaşması yukarıda bahsettiğimiz gibi artık gündemde değil, önümüzdeki günlerde onun yerini yine Ergenekon ile ilgili gelişmeler alacak.

Yine referans gazetesindeki ilgili makalede dünyada faiz indiriminin sona erdiğine dair sinyal olarak değerlendirebilecek dikkate değer bir tespit yer alıyor:

ABD Hazinesi’nin borçlanma vadesini mevcut avantajlı faiz seviyelerinden borçlanarak uzatmak için 10 ve 30 yıl vadeli tahvillerle borçlanmaya ağırlık vereceği haberleri önemli bir gelişmedir. Eğer bu yöndeki haberler artar ve böyle bir beklenti güçlenirse o zaman dünya genelinde faiz seviyesinin yükselişe geçtiği gözlenebilir ki, bu durumda ilk iki koşul geçerli olmasa bile bizim faizlerde yukarı baskı yapabilir.

Beklentilerimiz konusunda haklı olup olmadığımızı öğrenmek için bir kulağımız Amerika’da temkinli bir şekilde bekliyor olacağız.