Kredi kartları ülkemizde kullanımı en yüksek tüketici finansmanı ürünlerinin başında geliyor. Bugünkü çıkan haberler arasında bankaların kredi kartından 9 post çıkardığına dair yazıyı okuduğumuzda güzel bir konuya eksik olarak ve farklı bir amaçla değinildiğini düşündük. Haberde özellikle yıllık kart ücreti yüzünden gündemden düşmeyen kredi kartlarının bankalara ne gibi faydalar sağladığından bahsedilmiş. Yorumlarımıza geçmeden önce gelin öncelikle bu 9 maddeye göz atalım :
# Bankalar, kredi kartı ile yapılan satışlardan, satış tutarı üzerinden komisyon alıyor.
# Kredi kartı kullanıcılarından, aidat, komisyon, işletim ücreti, üyelik ücreti gibi adlar altında gelir elde ediyor.
# Çapraz satış yöntemiyle, bireysel bankacılık ürünlerinin pazarlanması sağlanıyor.
# Kart sahiplerinin ve kartı kabul eden iş yerlerinin hesaplarını kendi bankasına çekiyor.
# Ödenmeyen kredi kartı borçları üzerinden faiz geliri elde ediliyor.
# Banka, üzerinde logosunu taşıyan kredi kartları aracılığı ile bedava reklamını yapıyor.
# Türkiye’ye gelen konukların bankaların POS terminali aracılığı ile yaptıkları alışverişlerden döviz geliri elde ediliyor.
# Müşteri portföyünün genişlemesi sağlanıyor.
# Kart müşterisinin sayısı, bankanın değerini arttırıyor. Bu nedenle, bankalar kartın iptal edilmesini istemiyor.
Sıralanan maddelerin hepsi doğru. Ancak bu bilgilerin tüketicileri bilgilendirme amaçlı olarak verildiği konusunda şüphelerimiz var. Tüketicinin bunları öğrenerek bilinçlenmesi elbette önemli. Ama sanki bu haberi yapmaktaki amaç şu sıralar bankacılık ürünleri arasında daha yoğun olarak tepki ve ilgi çeken kredi kartlarını kullanarak gündem yaratmak. Bankaları tüketici lehine bir çerçeve içinde faaliyet gösterecek şekilde regüle etmezseniz, elbette finansal hizmetler ile ilgili her hizmetten 9 post çıkarmaya çalışırlar. Bizce asıl üzerinde durulması gereken konu bu.
Özellikle Amerika ve İngiltere gibi kredi kartı hizmetlerinin gelişmiş olduğu ülkelerde regülasyonun daha gevşek olması nedeniyle bu ülkelerdeki bankalar artık kredi kartınızı cüzdanızdan çıkarttığınız için bile ücret yansıtmaya çalışıyorlar. Ülkemizde kredi kartı piyasasında kıyasıya rekabetin hala devam etmesi nedeniyle şu anda bu ücretlerin bir çoğu uygulanmıyor. Geçtiğimiz aylarda bankaların kredi kartı ödemelerin PTT şubeleri aracılığı ile yapan kart sahiplerine ödeme ücreti yansıttığı haberimizi hatırlarsınız. Özellikle şube sayısı açısından ülke genelinde yaygınlaşmamış bankaların bu tür bir ücretlendirmeye gitmesi bize ilginç gelmişti. Bir de bankanıza EFT ile yaptığınız ödemenin ücretlendiğini düşünün. Bu da mümkün, çünkü EFT sistemi ile gönderdiğiniz parayı kredi kartına almanın da bir operasyonel maliyeti var ve bankaların bunu yansıtmak konusunda sözleşmesel olarak bir engeli yok. Veya kullanmadığınz kredi kartı için kart ücreti ödemek konusunda şikayet ederken, bir anda ekstrenizde aktivasyon ücreti görürseniz ne yaparsınız?
Bankaların işi bu paradan para kazanmak. Bunun için kafa patlatıp mesai harcarlar, teknolojik yatırım yaparlar. Bu sebeple kendi ürünlerini kanunların kendilerine tanımladığı alan içerisinde kolayca kullanılmasını hedeflerler. Kanunların tanımlamadığı alanlarda ise kanun koyucular bir önlem almadığı sürece Visa ve Mastercard gibi dünya çapında büyük ödeme sistemlerinin deneyimlerinden yola çıkarak fayda sağlarlar.
Malesef bu durum sadece kredi kartların özel bir durum değil. Her türlü bankacılık / finansman ürününe bilinçsizce yaklaşıp kullanmaya kalktığınızda bankaların sizden nasıl ek gelir sağladıklarını daha net görebilirsiniz. Bu yüzden tüketici finansmanı ürünlerinde tercih yaparken bilinçli ve doğru bilgiler ile yola çıkmak çok önemli. Çünkü her kullandığınız tüketici finansmanı ürününde gelecekteki gelirinizi öne sürüyor olursunuz. Bilinçli tercih yapmadığınızda gelecekte elinize daha az para geçecektir.
Ancak tüketicinin bilinçli olmasının yanısıra, kanun yapıcı otoritenin de BDDK aracılığı ile ülkemizde kullanılan bankacılık ürünleriyle ilgili dünyada yapılmış yasal düzenlemeleri inceleyerek ülkemize uyarlaması gerekiyor. Dünya üzerinde daha önce yapılmış tüketici aleyhine yanlışlardan ders almak ve aynı hataları şahsen yaşamayı beklememek en kritik nokta.