web statistics

2011 Türkiye Mortgage Piyasasına Kısa Bir bakış


Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası görev tanımında olan para politikası kapsamında, kredi hacminin kısıtlanması hedefleniyor. Bu amaca yönelik tedbirler ise etkisini ancak göstermeye başlıyor. Bu durumdan etkilenen tüketici finansmanı ürünleri arasında en çok dikkat çeken hiç şüphesiz konut kredileri. Gerek bankalar gerekse tüketiciler bu ürünle ilgili gelişmeleri oldukça yakından takip ediyor. Bankalar takip ediyorlar, çünkü krizden hemen önce bu kredilere önemli yatırım yaptılar ve yatırım geri dönüşü olmadan krize girildi. Tüketiciler takip ediyorlar, çünkü her tüketicinin gönlünde bir ev sahibi olmak yatıyor.

2011 yılının ilk çeyreğinde yukarıda kısaca bahsettiğimiz kredi hacmini azaltmayı hedefleyen önlemler sayesinde artış trendinde bir yavaşlama gözleniyor. Gelin yılbaşından bu yana geçen süre içinde olan bitenlere kısaca bir göz atalım:

2010 yılı ekim ayından yıl sonuna kadar sektörde konut kredileri bakiyesinde yüzde 10 oranında artış kaydedilirken, 2011 yılı ilk çeyreğinde yılbaşına oranla yüzde 7,9 oranında bir büyüme yaşanmış. Yani bir azalma söz konusu ancak büyüme hala sürüyor.

Merkez Bankası’nın para politikası uygulamasında gittiği değişiklik kapsamında zorunlu karşılık oranları artırıldı. Ardından BDDK tarafından, kullandırılacak konut finansmanı kredisi limitini teminata alınacak konutun değerinin yüzde 75’i ile sınırlandırdı.

Kar motivasyonu yüksek olan bankaların tamamı bu değişiklikler kapsamında artan kredi maliyetlerindeki artışı kredi ürünlerine yansıtmakta gecikmediler. Böylelikle konut kredisi faiz oranlarındaki düşüş trendini tersine döndü ve bu da konut kredilerinde artış hızının yavaşlamasına sebep oldu. Tasarrufu seven bir toplum olmadığımız için de bu gayrimenkul sektöründe satışları özellikle etkileyecektir.

2011 turkiye mortgage piyasasiMerkez Bankası’nın munzam karşılıkları artırması nedeniyle piyasadan para çekilecek, bu da piyasada kredi verilebilecek fon tutarında bir azalmaya sebep olacak. Bu, gelişme ve piyasa koşullarına bağlı olarak kredi faizlerinin 2011 yılı içerisinde çok yüksek ihtimalle yükselebileceği sinyallerini veriyor. Alınan önlemler neticesinde sert bir fren etkisinden ziyade, yavaşlamanın söz konusu olduğunu görüyoruz.

Bankalar, kredi faizlerine yansıtılan artışların ev alma kararını önemli ölçüde etkileyecek noktada olmadığı iddiasına devam etse de konut alımıyla ilişkin taleplerin etkilendiğine inanıyoruz, çünkü munzam karşılık artışları çıkmadan öncesinde kamuoyunda kredi faizlerinin (özellikle konut kredisi) bu sene içinde daha da ineceğine yönelik bir beklenti hakimdi. Merkez Bankası’nın bu sıra dışı manevrası beklentiyle ters yönde bir sonuç doğurunca, 2011 yılının sonlarına kadar tüketicilerin zorunlu kalmadıkça taleplerini erteleyeceklerine inanıyoruz. Bu da konut kredisi hacimlerini bankaların hedeflediklerinin altında tamamlamalarına sebep olacaktır.

Öte yandan konut almak isteyen ve bu amaçla birikimi olan tüketicilerin dikkat etmesi gereken bir gerçek de var. Gelen artışlara rağmen bu oranlar Türkiye koşullarına göre (özellikle leblebi çekirdek gibi krediyle ev satılan kriz öncesi döneme kıyasla) oldukça makul seviyede. İhtiyaçlarını karşılayacak ve krediye uygun konut bulunduğunda, faiz dışı masraflarda pazarlık etmek kaydıyla kredi kullanımında bir sakınca olmayacaktır.