Sizce son bir kaç senedir bireysel emeklilik fonlarının bu kadar hızlı büyümesinin sebepleri nedir? Bizce bunlardan en önemlisi, geride bıraktığımız 10 sene zarfında bankaların gelir odaklı faaliyetlerinde kredi, kredi kartı, KMH ve mortgage gibi tüketici finansmanı ürünlerinin satışına ve yönlendirilmesine ağırlık vermesi. Neden mi ? Açıklayalım…
Ülkemizde birikim ve tasarruf alışkanlığı oldukça geriledi. BNP Paribas Cardif Türkiye CEO’su Cemal Kişmir, verdiği bir röportajda ülkemizde tasarrufların %12’ler civarında olduğunun altını çizmiş. Çok doğru bir tespit. Eskiden ülkemizde tüketiciler sahip olmak istedikleri ihtiyaçlarına birikim yaparak, zaman içinde sahip olurken; günümüzde bankaların da kredi ve kredi kartı satışına kullanımına odaklı yönlendirmeleri sonucunda hemen sahip oluyorlar. Ancak bunun bedeli olarak da geleceklerini, bankalara olan borçlarının vadesine doğru orantılı olarak ipoteklemiş oluyorlar.
Bankaların yaptığı bu yönlendirme o kadar etkili oldu ki, ülkemizde bir çok insan birikim yapmak için bankalar yerine bireysel emeklilik şirketlerini tercih etmeye başladılar. Bu durum, emeklilik fonlarının bugün için 15,5 milyar TL’lik fon büyüklüğüne ulaşmasını sağlayan etkenlerden biri oldu.
Öte yandan tüketicilerin küçük birikimleri için bankaları değil de BES’i tercih etmelerine anlam vermek mümkün. Eğer birikimleriniz belli bir miktarın üstündeyse bankanızla birçok masraf için pazarlık yaparak bazılarından muaf tutulmanız mümkün. Ama küçük birikim sahibiyseniz, bankalardaki tasarrufa yönelik ürünler arasında yer alan vadeli/vadesiz mevduat hesapları sizlerde para tuzağı hissi uyandıracaktır. Kurnaz hesap işletim ücreti algoritmaları; hesap cüzdanı almak için, işletmek için, ekstre göndermek için talep edilen ücretler küçük birikimler yapmak isteyen tüketicileri bankalardan kaçırıyor.
Sonuçta bankaya paranızı niye yatırırsınız? Öncelikle paranız güvende olsun, sonra da getiri sağlasın diye değil mi? Vadedilen getiri ne kadar yüksek olursa olsun birikimlerinizin güvende olmadığı hissine kapılmanız durumunda paranızı ilgili bankada ne kadar tutarsınız? Ama günümüzde bankadaki paranın ne kadar güvende olduğu şüpheli bir hale gelmiş durumda. Günümüzde bankada vadesizde ve vadelide duran paranızın bir gün sonra aynı tutar olup olmayacağının garantisi yok, zira banka size gönderdiği SMS ücretini, ekstre ücretini, otomatik ödeme talimatı yoksa (bazı durumlarda varsa bile) hesap işletim ücretini bu hesaptan çekebiliyor.
Birikim ve tasarruf konusunda bankaların küçük birikim sahiplerinin ihtiyaçlarına karşılık vermek yerine gelir odaklı çalışması, BES temsilcilerinin satış odaklı çalışmaları sırasında BES’i emekliliği destekleyecek bir sistem olarak değil de, birikim odaklı bir ürünmüş gibi tanıtmaları her iki sisteme de zarar veriyor.
Ancak bu gidişata dur diyecek bazı BES şirketleri ve bankaların ortaya çıkmasının, bize tünelin ucunda beliren ışık gibi umut vermeye başladığını söyleyebiliriz. Şirketlerin, BES satış temsilcilerinin müşterilere bilgi verirken tespit ettikleri hatalı yaklaşımları düzeltme çalışmaları, ING ve TEB gibi bazı bankaların maliyetlerinden arındırılmış küçük tasarruf sahiplerine yönelik ürünlerle (Turuncu ve Marifetli Hesap) karşımıza çıkması aklımıza gelen ilk örnekler.
Tabi uzun bir yolun sadece başında olduğumuzu belirtmekte fayda var. Küçük birikimleri için maliyetlerinden arındırılmış hesapları tercih eden tüketicilerin sayısının artmasıyla, bankaların bu bilinçli tercihlere yönelik çözümler üretmesi kaçınılmaz olacaktır. Aynı şekilde ihtiyacımız olan ürün ve servisleri krediyle hemen almak yerine, biraz sabredip öncesinde biriktirerek zaman içinde sahip olma disiplinini yeniden kazanmamız gerekiyor. Yoksa başka ülkelerin birikimlerinden borç alıp faiz ödemek suretiyle yaşamaya çalışmak sürdürülebilir bir durum değil. Yunanistan bunun en güzel örneği.
Bankaların küçük tasarruflara yönelik masraflarından arındırılmış çözümler yerine, hala orta ve büyük ölçekli mevduat toplama yaklaşımında olması uzun süre devam edemez. Çünkü enflasyonun çok üstünde zamlarla karşılaşan tüketicilerin mevcut ekonomik ortamda tüketen konumundan biriktiren konumuna geçmesi an meselesi. Bunu yaparken de kendilerine hitap eden en ekonomik çözümü bulacaklardır. Bu çözümlere alternatif sağlamak amacıyla tavsiyelerimizi de yeri geldikçe sizlerle paylaşıyor olacağız.
çok güzel bir yazı…tebrik ediyorum