Altın, yatırım aracı olarak son bir kaç senedir oldukça talep gören bir alternatif. 2004 yılında düzenlemeye konulan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da değişikliğe gidildi ve bankalara kıymetli maden mevduatı açabilme yetkisi sağlandı. Bununla paralel olarak bankalar altın bankacılığında kendilerine yeni bir faaliyet alanı bulmuş oldu. Buradaki talep ve işlem hacmi de, parayla ilgili işlemlerden para kazanma potansiyelini gören bankaların iştahını artırıyor ve faaliyetlerini bu alanda genişletiyorlar. En son şube ağları üzerinden hurda altın alımına başlayıp buna “altın günü” demeye başladılar.
Altın Günü Nedir ?
İlk olarak katılım bankaları (Kuveyt Türk, Bank Asya vb.) tarafından başlatılan bu organizasyonlar çerçevesinde, şubelerde belli günlerde yapılan organizasyonlarla, şube müşterileri davet edilerek ziynet altınlarının uzmanlar tarafından değeri biçiliyor ve o tutar karşılığı altın mevduat hesabı açılıyor. Burada yapılan şey, eskiden kuyumcuların hurda altın alımı işleminden başka bir şey değil. Banka bu hizmet karşılığında altın hesabı açarak yeni müşteri kazanmış oluyor. Katılım bankalarıyla başlayan bu furyaya İş Bankası ve Denizbank da katılmış durumda.
Kuyumcular bu durumdan memnun değil
Tabi bu yeni bankacılık hizmetinden en çok şikayetçi olan meslek grubu kuyumcular. Son birkaç yılda altın fiyatlarında yaşanan yükseliş nedeniyle ziynet eşyası olarak altın satışlarında önemli gerilemeler yaşanıyor. Geçtiğimiz yıl, insanların davet edildikleri düğünlere altın takmamak için katılmaktan çekindiği bir yaz geçti. Bunun üstüne kuyumcuların ana faaliyetlerinden olan hurda altın alımında da kendilerine rakip çıkması kuyumcuların hasılatını etkiliyor ve tepkilere neden oluyor.
Bankalar kuyumculuk yaparsa, kuyumcular niye tefecilik yapmasın ?
Burada bankaların amacı, altına daha önce geleneksel yöntemlerle yatırımda bulunmuş olanların altın hesaplarına doğru geçişini sağlamak. Ama bunu yaparken bir meslek grubunun ana faaliyet alanına göz dikmek gerçekten sorun yaratacak gibi görünüyor. Bankaların kuyumcuların ana faaliyet alanına girmelerine kimse bir şey demiyorsa, bu hareket sonrası kaybettikleri ciroyu yakalamak için kuyumcuların banka POS’ları aracılığıyla kredi kartı borcu yapılandırma işine girmeleri durumunda onları kim suçlayabilir?
Bu konu Rekabet Kurumu’na kadar gider
Bankaların kar odaklı ortak hareketlerinin rekabete zarar verebileceğine dair Rekabet Kurumu kararlarını hatırlarsınız, oldukça yüklü cezalar yemişlerdi. Bize göre “altın günü” konusu çok uzun sürmez ve Rekabet Kurumu’na gider, zira bu altın günlerinde alınan hurda altınları bankalar muhtemelen anlaşmalı oldukları büyük zincirlere satıyorlar ve bu da kuyumcular arası rekabete zarar veren bir durum. Eğer rekabete aykırı bir durum olduğunu düşünüyorsanız Rekabet Kurumu’na nasıl başvurulacağıyla ilgili detaylı bilgi burada yazılı.
Hurda altın alımının bankacılık işlemleri arasında kalıcı bir yeri olup olmayacağını zaman gösterecek. Ancak banka aracılığıyla olsun olmasın, yastık altında altını olan tüketicilerin bunları makul fiyatlarla altın hesabına çevirebilmesi her zaman güzel bir alternatif olarak güncelliğini koruyor.